Web Tasarım, Yazılım: Kıvanç Pehlivan

Ayşe Dündar’ın Yeni Kitabı Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!

Röportajlar 2023-04-11

Zaman zaman gotik bir havada ilerleyen, zaman zaman fantastik bir maceraya dönüşen “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!”, okuyanlar ile buluştu.

Ayşe Dündar’ın Yeni Kitabı Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum! 

 

 

Ayşe Dündar ilk romanı “Gökbilimcinin Salyangozu” ile açtığı parlak yolda, bu kez sözcüklere hayal kurduran bir kız çocuğuyla ilerliyor. Cebine itiş kakışla dolu Sirkeci’yi koyup vapura binen ve gerçekleri kurcalaya kurcalaya insanları birer gerçeküstü varlığa dönüştüren Zeynep ile.

 

Zaman zaman gotik bir havada ilerleyen, zaman zaman fantastik bir maceraya dönüşen “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!”, okuyanlar ile buluştu. 


 ‘Bedeni sığırcık kuşları gibi uçuşan ama hiç dağılmayan bir sinek sürüsünden oluşan Sinek Adam... Bahçeleri, çiçekleri, taşları bile uyutan; Eyfel Kulesi’nin ucunu törpüleyen Uyku adındaki garip yaratık… Yardım isteyen ters dönmüş bir ateş böceği… Vapurdan inen yaşlı kadınların ağzındaki takma dişleri çalıp kaçan hırsızlar… İstanbul Oyuncak Müzesi’ndeki Rüya Kutusu… Öfkelendiğinde yüzü, şefi hastalanmış da o gün işe gelmemiş Yurttan Sesler Korosu’nun başıboş nağmelerine benzeyen Malatyalı Yusuf… Elinde yalnızlığını hissetmemek için yaptığı tahta bir güvercin tutan filozof Arhitas.

Bitmedi! Yalnızca kuralların nefes aldığı bir evde çocuğunun farkında bile olmayan duygusuz baba… Süpü adında, sinir ağı ören bir örümceği andıran tuhaf bir temizlik hastalığına yakalanmış, dili kiralık bir ağza benzeyen anne. Tek istediği, uyumak ve gözlüksüz bir dünyaya uyanabilmek olan küçük Zeynep... Anne babası ona sevgi göstersin diye her şeyini feda etmeye hazır. Zamansız adlı bir apartman ile ilk Türk tangosu Mazi onun belleğinde kapı komşusu.’

 

Ayşe Dündar Hakkında:

 

Ayşe Dündar; Samsun’da doğdu. İstanbul’da büyüdü. Önce düş kurmayı, ardından okumayı öğrendi. Elinde diplomasıyla Eczacılık Fakültesi’nin kapısından çıktığı anda, başarıyı sevdiği işi yaparak aramaya karar vermişti. Eczane açtı, insanlara yardım etme, onlara şifa verme duygusu içinde yaptığı işini çok sevdi. Bu arada müzik, heykel, resim ve fotoğraf peşinde koştu durdu. Yoruldu yorulacakken asıl aradığının, yaşamın sadeliğinde gizlenen olağanüstü durumları keşfetmek olduğunu fark etti. Reçete okumaktan yorulan gözlerini, kitap okuyarak dinlendirdi çoğu zaman. Yaşar Kemal’in Anadolu efsanelerine, Márquez’in günlük yaşamdan çekip çıkardığı büyüleyici karakterlere, Virginia Woolf ’un anlatım diliyle bütünleşen cesaretine hayran kalmaktan alamadı kendini. Sonunda yazmaya başladı, laboratuvarda ilaç hazırlarken harfleri de kattı aralarına; yeni ilaçlar, yeni sözcük dizileri oluşturdu. Yeni anlamlar yarattı. Dediğine göre daha hızlı iyileşti bunları kullanan insanlar. “Gökbilimcinin Salyangozu” adlı kitabındaki Macar Çocuktan Mektup öyküsü ile 2019 Fakir Baykurt Öykü Ödülünü aldı. Şimdi, yalnızca ilaçların değil, yazdığı öykülerle güzel sözcüklerin de şifa verdiğini anlatıyor herkese…